TÜRK GELENEKSEL OKÇULUK

Türk Okçuluğunun kökenleri, kimi kaynaklarda 7000, kimi kaynaklarda M.Ö. 1. binyıla, İskit, Hun, veya diğer Asya Okçuluk geleneklerine dayanmaktadır. Bu kapsamda eski kaynaklarda, bazı doğulu toplumlar ‘’ Okçu Kavim’’ diye anılırdı. Bu sebeple R.Grousset Bozkır İmparatorluğu, R.Montagre Çöl Medeniyetleri sıfatını, ortak bir hayat üslubu taşıyan bu topluluklarda genel bir ad kullanmakta sakınca görmemiştir. Aynı coğrafyada yaşayan bu uluslar birçok değeri paylaşmışlar; dinleri, dilleri, gelenekleri, genetik kodları üzerinde dahi etkili olmuştur. 


Resmi tarihin söylediğine bakacak olursak, ‘’Türk’’ kelimesi ilk olarak 6. yüzyılda Çin kaynaklarında bir Türk kavmi olan Göktürkler den bahsederken kullanılmış ve Türk Okçuluğunun izlerini,  Göktürklere kadar sürmek elbette kolay değildir. Ancak Orta Asya’dan getirdiğimiz bu bilgi, Osmanlı döneminde oldukça iyi belgelenmiştir. Ayrıca Osmanlı döneminde ulaşılan yüksek seviye, özellikle de menzil okçuluğunda ulaşılan nokta… Türk Okçuluğunun, Batı dünyasında bilinmesinin ve ona hayranlık duyulmasının, en önemliside modern anlamda gelişmesinin sebebi budur. 

 

Bu kapsamda Türk Okçuluğu üç zaman aralığından inceliyoruz.

  1. İslam Öncesi Türk ve Türki kabilelerde okçuluk

  2. Erken İslam Döneminde Türk Okçuluğu

  3. İslami Dönemde Türk Okçuluğu

İslam Öncesi Türk ve Türki Kavimlerde Okçuluk ?
Yukarıda belirttiğimiz gibi Osmanlıya kadar kayıtlar iyi belgelenmemişti. Ancak eski SSCB bilim adamları tarafından yapılan arkeolojik çalışmalarda bu karanlık gibi gözüken noktalara ışık tutmuştur. Biz bu döneme ilişkin en önemli kaynak olarak ‘’Dede Korkut Kitabı’’ olarak görüyoruz. Dede Korkut kitabında ok ve yayın Türklerin yaşamında; sadece savaşta değil, kültürel, siyasi, ekonomik alanda ne kadar önemli olduğunu görmek mümkündür.
Özellikle ok ve yayın şamanist-törensel kullanımına ilişkin bir örnek olması bakımından, damadın zifaf gecesi çadırını(yurt) attığı bir okun düştüğü yere kurması oldukça dikkate değerdir ki, aynısın ve benzerini Selçuklu Devletinde de göreceğiz. Okçuluğun spor ve eğlence amacıyla yapıldığına işaret eden unsurlara da rastlamak mümkün. Mesela; bir düğünde veya toyda damat ve arkadaşlarının damadın yüzüğünü vurmaya çalışması ve her yıl 3 gün süren şölenlerde küçük bir hedef çizildiği ve 25 adımdan atış yapıldığını görüyoruz. Nitekim bu yarışmalara erkeklerin yanında, kadınlar ve kızlarda katılabilirdi. Yapılan bu küçük yarışmada birinci olan erkek ise, obanın başbuğu, kadın ise ece ilan edilirdi. Bu kapsamda kaynaklar incelendiğinde Türk Boylarında 4000 yıl önce de ok atma ve yarışmalar toplumun sosyo ilişkilerinde önemli ve değerli gözükmektedir.

İslamiyet Öncesi Türk topluluklarında ok ve yaya verilen önem onların inanç dünyalarını da etkilediğinden bahsetmiştik. Özellikle Moğollarda ok ve yay kutsaldı; onlar için Gök Tanrının en değerli armağanıydı. Bir nöker yayı elinden düşürdüğünde yahut oka bastığında bağışlanmaz bir suç olarak kabul edilirdi. Moğolların ‘’Gizli Tarih’’ diye adlandırdıkları kaynaklar incelendiğinde, azraili korkutup kaçırmak için gökyüzüne ok attıkları veya bazı şölenlerde dua amaçlı ok attıklarını söyleyebiliriz.
Değinilmesi gereken bir başka ve önemli nokta ise, Marco Polo’nun seyahat notlarında bahsedilen, kadın savaşçıların önemidir. Özellikle, Amazonlar diye tabir edilen İskit Kadınlarıdır. Öyle ki, bu kadınların at üzerinde daha iyi ok atmalarını sağlamak için sol göğüslerini kestikleri ve buna ‘’Tek memeliler’’ de dendiği belirtilmektedir. 

İslamiyet Öncesi Türk Kavimlerinde son olarak; Ok ve Yay, Türklerde hakimiyet sembolü olarak kullanılırdı. Nitekim Mete Han’ın Hun Devletini kurduktan sonra ‘’ ok ve yay gerebilen kavimleri birleştirdim, şimdi onlar Hun oldular.’’ şeklindeki ifadesi hakimiyet sembolü olarak kullanıldığına en iyi örnektir. Bunun yanında; Çetirlerinde ve sikkelerinde kullanmaları da önemlidir. Göktürklerde ok, ‘’tabi’lik’’ ve esareti, Yay ise ‘’metbu’luk’’ ve üstünlüğü gösterirdi ve Kağan’ın idaresindeki boylara ok göndermesi kuvvetlerini toplayıp kendisine yardıma gelmeleri anlamını ifade etmekteydi. Bu yazımızda İslam Öncesi Türk Okçuluğunu siz değerli okuyuculara anlatmaya çalıştık. Bir sonraki ‘’Erken İslam Dönemde Türk Okçuluk’’ konusuna değineceğiz.

Sürç-ü Lisan ettiysek affola. Kalın sağlıcakla… 

Özet
:
Türk Okçuluğunun kökenleri, kimi kaynaklarda 7000, kimi kaynaklarda M.Ö. 1. binyıla, İskit, Hun, veya diğer Asya Okçuluk geleneklerine dayanmaktadır. Bu kapsamda eski kaynaklarda, bazı doğulu toplumlar ‘’ Okçu Kavim’’ diye anılırdı. Bu sebeple R.Grousset Bozkır İmparatorluğu, R.Montagre Çöl Medeniyetleri sıfatını, ortak bir hayat üslubu taşıyan bu topluluklarda genel bir ad kullanmakta sakınca görmemiştir. Aynı coğrafyada yaşayan bu uluslar birçok değeri paylaşmışlar; dinleri, dilleri, gelenekleri, genetik kodları üzerinde dahi etkili olmuştur. 
Resim
Resim
Resim
alt
alt
alt
Ara
Ara
X