Türk Okçuluğunda Başparmak Çekişi: Gelenekten Geleceğe Bir Miras
Türk Okçuluğunda Başparmak Çekişi: Gelenekten Geleceğe Bir Miras
Türk okçuluğu, tarih boyunca atlı okçuları, yaya okçuları ile stratejik ustalıkları ve eşsiz okçu teknikleriyle ünlüdür. Bu tekniklerden biri de "başparmak çekişi" olarak bilinen özel bir ok atma tekniğidir. Türk okçuluğunda başparmak çekişi, sadece okçunun hedefe ulaşmasını değil, aynı zamanda bir kültür ve mirasın yaşatılmasını simgeler.
Yay, insanın kas kuvvetini potansiyel enerji olarak depolayan ve bunu bir oka kinetik enerji olarak aktaran basit bir makinadır. Yay enerjiyi esnek kollarının bükülmesiyle depolar. Yay kolları uçlarından birbirine bir kirişle bağlıdır ve ok bu kirişe tutturulur. Kiriş, yaydaki enerjiyi oka aktarır.
Yay ve okun insanlık tarihinin bir parçası olduğu 15.000 yıl öncesinden beri, kirişin çekilip bırakılması değişik kültürlerde farklı şekillerde yapılmıştır. Kirişin çekilip bırakılmasında uygulanan yöntem, yayın morfolojisine ve ok-yay kombinasyonundan istenen balistik performansa yahut saha etkinliğine bağlı gelişim göstermiş gibi görünmektedir.
Başparmak çekişi, okun yayla gerilirken, okçu tarafından başparmak kullanılarak gerçekleştirilen özel bir atış tekniğidir. Bu teknik, eldeki işaret ve orta parmakları kullanmak yerine baş parmağın kullanılmasıyla diğer ok atma tekniklerinden ayrılır. Başparmak çekişi, okçunun gücünü ve hedefe isabet oranını artıran bir yöntem olarak bilinir.
Tarih Boyunca Türk Okçuluğunda Başparmak Çekişi
Türk okçuluğunda baş parmak çekişi, Orta Asya steplerindeki göçebe Türk boylarının savaş ve av tekniklerinde önemli bir yer tutmuştur. Göçebe yaşam tarzları, hızlı ve etkili ok atma yeteneklerini geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Baş parmak çekişi, bu ihtiyaçları karşılamak ve okçuların ata binerken hızlı bir şekilde ok atmasına olanak tanımak için geliştirilmiştir.
Türk okçuluğunda başparmak çekişi, sadece savaşta değil, aynı zamanda avda da kullanılmıştır. Hızlı ve etkili bir şekilde ok atma yeteneği, avcıların avlarını daha başarılı bir şekilde yakalamasını sağlamıştır. Başparmak çekişi, Türk okçularının güçlü, çevik ve isabetli atışlar yapmalarını sağlamıştır.
Dünyanın farklı bölgelerinde kirişin/okun çekilip bırakma metodları, 19. yy. sonlarında Edward Morse tarafından incelenip bir araya getirilmiştir[1] [2] Morse 37 yıl. arayla yazdığı iki eserinde, elbette başparmak çekişinden de bahseder. Ama kullandığı tâbir “Moğol Çekişi” (Mongolian Release) dir. Yazar bu çekiş tarzının “Mançu, Çin, Kore, Japon, Türk gibi “aynı kökenden ırkların” çekiş yöntemi olduğunu söylemekten de çekinmez. Hattâ bu çekişin Persler tarafından da uygulanıyor olmasını, Hint-Avrupa kültürünü kendine yakın hissettiğinden olsa gerek- gerekçelendirmeye çalışıyor havasındadır. Unutulmamalıdır ki, geç 19. ve erken 20. yüzyılda, Darwin’in “Türlerin Kökeni” adlı kitabının ardından oluşan entelektüel iklimde yeni felsefî akımlar yeşermektedir. Bir tür veya ırkın doğuştan gelen özellikleri sebebiyle diğer tür veya ırklara göre üstün olduğu fikri, Avrupa aydınları arasında “Sosyal Darwincilik” gibi akımlarla kendine yer edinir. Bu düşünsel akımlarla beslenen “bilimsel” ortamda, ırka dayalı sınıflamalar sürpriz olmayacaktır.
Resim 1: Mandal şekilleri ekolden ekole değiştiği gibi, aynı ekol içinde de çeşitlilik gösterebilmektedir. Resimde Osmanlı okçuluk risâlelerinde tarif edilen şekliyle mandal görülmektedir (Kaynak Fotoğraf: Fuat Özveri).
Başparmak çekişi ile ok atarken parmağa bir yüzük takılır[10]. Bir çok kaynakta bu “okçu yüzüğü”nün başparmağı kirişten korumak ve çekişi kolaylaştırmak için olduğunu, ama en iyisinin hiç yüzük kullanmadan atış yapmak olduğu yazılıdır. Bizim kişisel kanaatimiz, yüzükle ve yüzüksüz atışlarda pratikte ayırd edilebilen farklar olduğu, özellikle sert malzemeden imâl edilmiş yüzüklerin atış hassasiyeti ve hızına olumlu katkılar yaptığıdır.
Zihgîrler tarih boyunca fildişi, kemik, yarı kıymetli taşlar, metal gibi birçok malzemeden yapılmıştır. Ordularda köseleden zihgîrler kullanıldığına dair kayıt varsa da elde hiç örnek yoktur
Başparmak çekişi ile yapılan ilginç atış şekillerinden biri ise carmaki atışıdır. Bu ilginç atış şeklinde, kiriş başın arkasından enseye çekilir ve bırakılır. Burada hedef, ayakta duran okçunun sol ayağının topuğunun yanındadır. Kaynaklarda, bu tekniğin başlıca kullanımının arslan avında olduğundan bahsedilmektedir. Arslan gibi yırtıcıların avlanmasında avın avcıya saldırması sık görülen olaylardandır. Bu açıklama, av hayvanlarının sürülerek bir çember içinde toplandığı ve süvarilerin atla çemberin içine girerek hayvanları vurduğu Asya-Doğu tarzı avcılık tarzı düşünüldüğünde daha da anlam kazanmaktadır. Carmakî, bir duvarın dibinde, bir kuyu ya da sarnıcın içindeki düşmana atış yaparken de uygulanır. Askerî amaçlı bir diğer kullanımının da süvarinin düşman piyadenin arasında sıkışması, düşmanın sol arka tarafta, ata çok yakın pozisyonda kaldığı durumlarda olduğu açıktır. Süvarinin sol arkası en zayıf noktasıdır. Buradaki bir hedefe kılıç, gürz gibi yakın dövüş silahlarıyla saldıramaz; en azından zayıf elini kullanmadan ve atını yaralamayı göze almadan bunu yapamaz. Her şeyin saniyeler içinde cereyan ettiği yakın dövüşte, atlı okçunun bu zayıf tarafındaki düşmanın mızrak veya kılıcına hedef olmadan ok atabilmesi ancak bu atış yöntemiyle mümkündür. Carmakî, ancak başparmak çekişi ile gerçekleştirilebilir.
Carmakî, ancak başparmak çekişiyle uygulanabilecek bir tekniktir. Duvar ya da kuyu diplerineki düşmana, atlı okçuya sol-arka taraftan yaklaşan piyadeye veya yırtıcı hayvan avlarında atın arkasından saldırıp asılan arslan gibi hayvanlara ok atmak için geliştirilmiştir.
Hülasa, Başparmak Çekişi Günümüzde
Geleneksel Türk okçuluğu günümüzde de yaşatılmakta ve birçok kişi tarafından ilgiyle takip edilmektedir. Başparmak çekişi, modern okçuluk sporlarında da öğretilmekte ve kullanılmaktadır. Geleneksel Türk okçuluğu kulüpleri, atlı okçuluk etkinlikleri ve festivaller, baş parmak çekişinin günümüzde de canlılığını sürdürmesini sağlamaktadır.
Bu eşsiz ok atma tekniği, Türk kültürünün bir parçası olarak geçmişten günümüze aktarılan bir miras olmuştur. Baş parmak çekişi, sadece ok atma becerilerini değil, aynı zamanda Türk okçuluğunun zengin geçmişini ve kültürel değerlerini gelecek nesillere taşıyan önemli bir unsurdur. Bizlerde bu eşsiz beceri ve teknik unsurları sporcularımıza hem Türkiye Şampiyonaları, hem olimpiyatlarda hem de her alanda ve dalda öğretmek için gayret edeceğiz.
Kalın sağlıcakla….